![]() |
FARKLI GRUPLAR KONU ANLATIMI |
Sıklıkla toplum içindeki genel duruma kıyasla daha zayıf konumda olan, korunmaya ya da bakıma ihtiyacı olan, eğitim, huzur, sağlık ve benzeri yaşamın değişik bölümlerine katılımda problem yaşamakta olan, sahip olduğu hem yararlar hem de zararlar sebebiyle toplum içinden dışlanma, uzaklaştırılma ve ayrımcılığa uğratılma tehlikesi taşımakta olan gruplardır.
Bu grupları şu şekilde sıralayabiliriz:
- Özel olarak korunması gereken gruplar
- Sosyal risk grupları
- Dezavantajlı gruplar
- Handikaplı gruplar
Ve benzeri şekilde sıralayabiliriz.
Kadınlar, tarihin bütün dönemlerinde çalışma yaşantılarında sıklıkla yer almıştır. Fakat ücretli işçi olarak çalışma yaşamına Sanayi Devrimi ile beraber girmişlerdir. Bu dönemlerde kadınların çalışma hayatına katılmalarında ekonomik sebepler, sürekli gelişen teknolojiler ve dokuma sektöründe erkeklere göre işverenler tarafından daha çok tercih edilmeleri önemli bir rol oynamıştır.
Fakat kadınlara düşük ücret ödenmesi, uzun süre çalışmaları ve ağır çalışma şartları altında çalıştırılması sebebiyle toplumsal tepkilere sebep olmuştur. Birçok tepki gelmesi üzerine, ilk olarak İngiltere'de, ilerleyen süreçte ise diğer Avrupa ülkelerinde kadınların çalışma hayatında özel olarak korunmasıyla alakalı hukuki değişiklikler uygulanmaya başlanmıştır. Kadınların çalışma hayatındaki konumuna Türkiye açısından bakıldığında, 1840 yılından önce Müslüman olmayan kadınlar, 1860'lı yıllardan sonra ise Müslüman kadınlar dokuma fabrikalarında ücretli işçi konumunda çalışmaya başlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nda kadınlar, savaş koşulları sebebiyle değişik alanlarda geniş kapsamlı biçimde çalıştırılmışlardır. Fakat ücretleri erkeklere göre daha az ve çalışma süreleri ise daha fazladır. 1950 sonrasında sanayileşme, ekonomik politikalar, kırlardan kentlere göçler ve kayıt dışı çalışmalardaki çoğalma, kadınların iş gücü konumunu etkilemiştir.
Kadınların iş yerlerinde cinsiyet ayrımcılığı ile karşılaşmış oldukları aşamalar şu şekilde sıralanabilir:
- Eğitim ve meslek seçimlerinde
- İşe alınma sırasında
- İş aşamasında (terfi, ücret vb.)
- İş ilişkisinin sonlandırılmasında
Ve benzeri şekilde sıralayabiliriz.
Kadınların çalışma yaşamlarında fizyolojik ve cinsiyet olarak korunması ile ilgili düzenlemeler şu şekilde sıralanabilir:
- Fizyolojik durumları sebebiyle korunmaları için kadınların yer altı ve su altında gerçekleştirilen işlerde çalıştırılması kanunlarla yasaklanmıştır.
- Sanayi alanına ait olan işlerde gece çalıştırılması belirlenmiş kurallara bağlanmıştır.
- Çalıştırılacakları güç gerektiren ve riskli işlerle alakalı engellemeler getirilmiştir.
- Analık pozisyonunda korunmaları için doğum öncesi ve sonrası ile alakalı özel değişikliklere gidilmiştir.
Birleşmiş Milletler tarafından kadınlara yönelik uygulanan düzenlemeler şu şekilde sıralanabilir:
- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
- Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
- Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi
- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW)
- Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesine İlişkin İhtiyari Protokol
Kadın işçilerin korunması amacına yönelik Türkiye'de ilk düzenleme 1930 yılında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu ile yapılmıştır. İlerleyen sürede, 1936 yılında 3008 sayılı İş Kanunu itibarıyla bütün iş kanunlarında kadın işçilerin korunmasına yönelik değişikliklere yer verilmiştir.
Özel Olarak Çalışma Yaşamında Korunması Gerekli Belirli Gruplar
Çocuklar ve Gençler
Çalışma hayatında özellikle korunması gereken grup çocuklar ve gençlerdir. Çocukların ve gençlerin çalışma hayatına girmesi çok eskilere dayanmaktadır. Fakat işçi statüsünde bulunmaları ve çalıştırılmaları Sanayi Devrimi ile başlamıştır. Bu dönemde hem çocuklar hem de gençler, bizzat kadınlar gibi, fabrikalarda ve maden ocaklarında tehlikeli ve kötü koşullar altında, aşırı az ücretle, aşırı uzun sürelerde çalıştırılmışlardır. Fakat bu durum birçok tepkiye sebep olmuştur. En başta İngiltere ve diğer ülkeler, çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik hukuki düzenlemeler yapmıştır.
İkinci Dünya Savaşı sonrasında gelişmiş ülkelerde ailelerin gelir durumunun yükselmesi, eğitim alanlarının çoğalması ve benzeri sebeplerle çocuk işçiliğinde gözle görülür bir düşme yaşanmıştır. Fakat, 1980 yılından itibaren küreselleşme, neoliberal politikalar ve benzeri durumların oluşturmuş olduğu şartlar çocuk işçiliğinin tekrar artmasına sebep olmuştur. Her şeyden önce, gelişme sürecindeki ülkelerde çocuk işçi kullanımı çoğalmıştır.
Çocuk ve gençlerle ilgili Birleşmiş Milletlerin gerçekleştirdiği düzenlemeler:
- İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
- Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi
- 1959 Çocuk Hakları Bildirisi
- 1989 Çocuk Hakları Sözleşmesi
Çocuklar ve gençlerin korunması için Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) de fazla sayıda sözleşme ve öneri kabul etmiştir.
1921 senesinde Türkiye'de çocukların çalışma hayatında korunması için ilk düzenleme 151 sayılı Ereğli Havza-i Fahmiyesi Maden Amelesinin Hukukuna Müteallik Kanun ile uygulanmıştır. İlerleyen sürede 3008 sayılı İş Kanunu ve benzeri kanunlarda çocuklar ve gençlerin çalışma hayatında korunması ile alakalı farklı düzenlemelere yer verilmiştir.
Özel Olarak Çalışma Yaşamında Korunması Gerekli Belirli Gruplar
Yaşlılar
Yaşlılık, çocukluğumuzu ve gençliğimizi yaşadıktan sonraki süreç ve vazgeçilmez son dönemlerimizden birisidir. Çocuk ve genç terimleri gibi genel kabul edilmiş benzeri bir yaşlılık kavramı bulunmamaktadır.
Yaşlılık; biyolojik, fizyolojik, fonksiyonel, kronolojik ve benzeri şekillerde hem sosyal hem de duygusal yaşlılık durumunda sınıflandırılabilir.
Kişinin doğması itibarıyla geçmekte olan süreye göre bir yıllık birimler temel alınarak belirlenmiş kronolojik yaşlılık kavramı, yaşlılığın açıklanmasında kullanılmaktadır.
Dünyada sadece yaşlıları kapsayan sosyal politikaların alanı, ülkelerin ekonomik ve sosyo-kültürel yapıları gereğince değişiklik göstermektedir. Bulunduğumuz dönemde yaşlılara yönelik gelişmiş ülkelerde sosyal politikaların en önemli hedefi; yaşlıların ve ailelerinin hayat niteliklerinin çoğalması, bireylerin hem başarılı hem de sağlıklı yaşlanarak toplumsal hayata daha fazla hareketli biçimde katılmalarının sağlanmasıdır.
Dünyada yaşlılara yönelik sosyal politikalar:
- Yaşlılık sigortası
- Sürekli gelir veya aylık bağlanması
- Sürekli olmayan maddi yardım veya benzer yardımlar uygulanması
- İlk sağlık hizmeti, ilerleyen sürede sosyal hizmetler verilmesi
Yaşlılara sunulmakta olan sosyal hizmetler içinde kurumsal bakım hizmetleri çok önemlidir.
Kurumsal bakım hizmetleri nelerdir? Kurumsal bakım hizmetleri nedir?
- Huzur evi
- Yaşlı bakım evi
- Sokak yaşlıları yardım evi
- Yaşlı apartmanları
- Yaşlı köyleri
Ve benzeri kurumlar aracılığı ile verilmektedir.
Özel Olarak Çalışma Yaşamında Korunması Gerekli Belirli Gruplar
Engelliler
Yetersizlik sebebiyle bireyin yaş, cinsiyet ve sosyo-kültürel sebepler ile sosyal rolünü gerçekleştirememesinin engellenmesi problemini ifade etmektedir. Birleşmiş Milletler raporunda dünya nüfusunun %15'inin bir çeşit engellilik yaşamış olduğu bilgisi bulunmaktadır. Bu bilgi bulunmasına karşın, engellilere yönelik sosyal politikaların gerçekleştirilmesi oldukça süre ve zaman almaktadır. 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren bu politikalar gelişmiş ülkelerde öne çıkmıştır.
Engellilerin yaşamakta olduğu problemler Engellilerin yaşamış olduğu temel problemlerden birisi istihdam problemidir. Bu problemi çözmek için gelişmiş ülkelerde birçok sosyal politika geliştirilmiştir. İşverenlerin engelli istihdam etmesini sağlamak için bazı önlemler alınmıştır.
Engelli istihdamını çoğaltmak için gerçekleştirilen yollar:
Kota sistemi: Belirli miktarda işçi çalıştırmakta olan işverenlere belirli sayı ve derecede engelli işçi çalıştırma zorunluluğu getirilmesine kota sistemi adı verilmektedir.
Tahsis yöntemi: Birkaç iş ve mesleğin ülke alanında ancak engellilere verilmesine tahsis yöntemi adı verilmektedir.
Sınırlı tahsis yöntemi: Birkaç iş ve mesleğin kanunlar ile belirlenmiş işyerleri, çalışma kolu veya makamları için engellilere tahsis edilmesine sınırlı tahsis yöntemi adı verilmektedir.
Öncelik ve tercihlerin tahsisi yöntemi: Engellilere işe girmesinde öncelik ve tercih edilme avantajının verilmesine öncelik ve tercihlerin tahsisi yöntemi adı verilmektedir.
İşverenin işçi isteği doğrultusunda zorunlu olarak boş işlerini bir kuruma bildirmesi durumunda:
- Engellilerin işe yerleştirilmesi
- Engelli işçi çalıştıran işverenlere tazminat ödenmesi
- Vergi muafiyeti getirilmesi
- Evde çalışma
- Tele çalışma
Ve benzeri yöntemler ile teşvik edilmektedir.
Sosyolojiye olan ilgim nedeniyle paylaşımlarınız çok ilgimi çekti. Tebrik ederim.
YanıtlaSil