![]() |
Sosyal Politika Hakkında Genel Bilgiler ve Araçları |
Her şeyden önce sosyal politika nedir, onu tanımlayalım.
Sosyal Politika Nedir? : Devletin, ülke insanının refahına yönelik aldığı kararlar ve sürdürdüğü uygulamaların bütününe denir. Sosyal politika, toplumun refahını artırmayı ve sosyal adaleti sağlamayı hedefler.
SOSYAL POLİTİKANIN KAVRAMSAL ÇEVRESİ
Sosyal politika terimi, Latince "socius" (ortak, dost, arkadaş) ve Yunanca "politika" (belirli bir amaca yönelik önlemler bütünü) kelimelerinden türetilmiştir. Bu iki kelimenin birleşimiyle sosyal politika, devletin belirlenen toplumsal amaç ve hedeflere ulaşmak için aldığı kararlar ve yürüttüğü uygulamalar bütününü ifade eder. Daha geniş bir ifadeyle; bir ülkede devletin, vatandaşlarının mutlu, huzurlu, sağlıklı yaşaması, eğitim, güvenlik, barınma gibi temel ihtiyaçlarının karşılanması ve genel refah seviyelerinin yükseltilmesi için aldığı kararlar ve hayata geçirdiği uygulamaların tümüne sosyal politika denir.
Dar Anlamda Sosyal Politika Kavramı
Dar anlamda sosyal politika kavramı, özellikle Sanayi Devrimi sonrası ortaya çıkan kötü çalışma koşullarına bir tepki olarak gelişmiştir. Temel amacı, emeği sermayeye karşı korumak, işçi haklarını güvence altına almak ve bu yolla toplumdaki sınıf çatışmalarını önleyerek toplumsal barışı ve devletin devamlılığını sağlamaya yönelik politika ve uygulamalar bütünü olarak tanımlanabilir. Bu tanım, sosyal politikanın ilk ortaya çıkış nedenleriyle yakından ilişkilidir.
Geniş Anlamda Sosyal Politika Kavramı
Geniş anlamda sosyal politika kavramı ise çok daha kapsayıcıdır. Amacı, yalnızca çalışan kesimi değil, toplumun tüm bireyleri için sosyal adalet ve sosyal refahı sağlamaktır. Kapsamı, ortaya çıkan tüm sosyal sorunlarla paralellik gösterir. Ekonomiye sosyal bir boyut katmayı, ekonomik işleyişteki aksaklıkları giderici politikalar oluşturarak sosyal dengeyi gözetmeyi amaçlayan hümaniter bir bilim dalı ve uygulama alanı olarak tanımlanabilir. Bu anlayış, sosyal politikanın dezavantajlı grupları da içine alan geniş bir perspektife sahip olduğunu gösterir.
Sosyal Politikanın Ortaya Çıkış Süreci Ve Nedenleri
Sosyal politikanın ortaya çıkış sürecinde iki temel tarihi olay ve bunların sonuçları etkili olmuştur:
- Fransız İhtilali (1789): Bireysel hak ve özgürlükler, eşitlik gibi kavramları ön plana çıkararak toplumsal yapı ve düşünce sisteminde köklü değişikliklere yol açmıştır. Geleneksel toplumsal kurumların (örneğin loncaların) zayıflaması, yeni çalışma ilişkilerinin ve sosyal sorunların zeminini hazırlamıştır.
- Sanayi Devrimi (18. ve 19. Yüzyıllar): Üretim süreçlerinde makineleşmeyi ve fabrikalaşmayı getirerek seri üretimi mümkün kılmıştır. Bu durum, kırsaldan kentlere yoğun göçlere, yeni bir işçi sınıfının doğuşuna, sağlıksız ve güvencesiz ağır çalışma koşullarına, çocuk ve kadın emeğinin sömürüsüne yol açmıştır. Piyasa için üretim anlayışı, emek ve sermaye arasında derin çatışmaları beraberinde getirmiştir.
Bu iki tarihi olay, dar anlamda sosyal politikanın ortaya çıkmasının başlıca nedenleridir. Artan sosyal sorunlar ve özellikle Sanayi Devrimi sonrası hızla yayılan kapitalist ekonomik düzenin yarattığı eşitsizlikler ve adaletsizlikler, sosyal politikanın hem bir bilim dalı olarak hem de devlet müdahalesinin bir aracı olarak gelişmesinin temelini oluşturmuştur.
Sosyal Politikanın Koruma Kapsamı ve Hedef Grupları
Sosyal politikanın kişi bakımından kapsamı esasen bütün toplum kesimleridir. Ancak, sosyal politika uygulamalarının özel ilgi alanını oluşturan bazı toplum kesimleri bulunmaktadır:
- Bağımlı çalışanlar (İşçiler, memurlar vb.): Çalışma hayatında karşılaşabilecekleri risklere (iş kazaları, meslek hastalıkları, işsizlik, yaşlılık vb.) karşı korunurlar.
- Ekonomik yönden güçsüz kesimler (Yoksullar, düşük gelirliler): Ekonomik hayatta karşılaştıkları tüm sorunlara ve özellikle gelirden yoksun kalma riskine karşı korunurlar.
- Özel olarak korunma gereksinimi duyan kesimler (Çocuklar, yaşlılar, engelliler, kadınlar, göçmenler, azınlıklar vb.): Bu grupların özel durumlarından kaynaklanan sosyal ve ekonomik risklere karşı korunmaları hedeflenir.
Genel anlamda ise sosyal devlet ilkesi çerçevesinde, bütün toplum bireylerinin çeşitli sosyal ve ekonomik risklere karşı korunması sosyal politikanın temel amaçları arasındadır.
Sosyal Politikanın Temel Araçları
Devletler, sosyal politika hedeflerine ulaşmak için çeşitli araçlar kullanırlar. Bu araçlar, toplumsal refahı artırmak, sosyal adaleti sağlamak ve bireyleri risklere karşı korumak için tasarlanmıştır. Başlıca sosyal politika araçları şunlardır:
- Yasal Düzenlemeler: İş kanunları, sosyal güvenlik yasaları, ayrımcılıkla mücadele yasaları gibi hukuksal metinler aracılığıyla hakların tanımlanması ve korunması.
- Sosyal Güvenlik Sistemleri: Emeklilik, sağlık sigortası, işsizlik sigortası, analık sigortası gibi sigorta kolları aracılığıyla bireyleri çeşitli risklere karşı mali güvence altına almak.
- Sosyal Hizmetler ve Sosyal Yardımlar: İhtiyaç sahibi birey ve gruplara yönelik (yaşlı bakımı, çocuk esirgeme, engelli rehabilitasyonu, ayni ve nakdi yardımlar vb.) doğrudan sunulan hizmetler ve destekler.
- Vergilendirme ve Yeniden Dağıtım Politikaları: Gelir ve servet dağılımında adaleti sağlamak amacıyla progresif vergi sistemleri ve sosyal transfer harcamaları.
- İstihdam ve İşgücü Piyasası Politikaları: İşsizlikle mücadele, mesleki eğitim, istihdam yaratma programları, asgari ücret düzenlemeleri gibi politikalar.
- Eğitim ve Sağlık Politikaları: Herkesin nitelikli eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlamaya yönelik kamu politikaları.
- Konut Politikaları: Özellikle düşük gelirli kesimlerin barınma ihtiyacını karşılamaya yönelik politikalar.
Bu sosyal politika araçları, ülkelerin gelişmişlik düzeylerine, siyasi tercihlerine ve toplumsal ihtiyaçlarına göre farklılık gösterebilir.
Uluslararası Sosyal Politika Araçlarının Etkisi
Uluslararası sosyal politika araçları, ulusal sosyal politikalar ve araçları üzerinde önemli bir etkileme gücüne sahiptir. Özellikle uluslararası sözleşmeler (örneğin ILO sözleşmeleri, BM insan hakları sözleşmeleri), ülkeler arasındaki ikili ve çok taraflı anlaşmalar, taraf ülkelerin parlamentolarınca onaylandığı andan itibaren iç hukukta bağlayıcılık kazanır. Taraf ülkeler, bu sözleşme ve anlaşma hükümlerine göre kendi ulusal mevzuatlarını ve sosyal politikalarını düzenlemek veya uyumlaştırmak durumundadır.
Tavsiye kararları ise hukuki olarak uyulması zorunlu olmasa da, üye olunan uluslararası kuruluşların (ILO, AB, BM, Avrupa Konseyi vb.) ulusal politikalar üzerinde yol gösterici, standart belirleyici ve tanımlayıcı bir rol oynar. Ayrıca, uluslararası kuruluşlara üyelik, üye ülkelerin belirli sosyal standartlara uyması konusunda bir beklenti ve baskı oluşturabilir. Bu standartlara uyulmaması durumunda, bazı durumlarda siyasi baskılar veya nadiren de olsa ambargolar gibi yaptırımlar gündeme gelebilir. Dolayısıyla, küreselleşme ile birlikte uluslararası sosyal politika araçlarının ulusal düzeydeki önemi giderek artmaktadır.
gavel Yorum Kuralları sentiment_satisfied_alt